26-ŞUARA:
--------------------------------------------------------------------------------
1- Tâ, Sîn, Mîm.
2- Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir.
3- (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!
4- Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.
5- Bununla beraber kendilerine O Rahmândan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
6- Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.
7- Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.
8- Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.
9- Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.
10- Bir vakit de Rabbin, Musaya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
11- "Firavun kavmine, hâlâ sakınmayacaklar mı?"
12- (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."
13- "Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Haruna da elçilik ver."
14- "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."
15- (Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."
16- "Haydin Firavuna gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
17- İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."
18- "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
19- "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"
20- Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."
21- "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."
22- "O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "
23- Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?"
24- Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir."
25- (Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.
26- Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."
27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
28- Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."
29- Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.
30- Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
31- Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.
32- Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.
33- Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.
34- Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
35- "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?"
36- Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder."
37- "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."
38- Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
39- Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
40- "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.
41- Sihirbazlar geldiklerinde Firavuna "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.
42- Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.
43- Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi.
44- Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavunun kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.
45- Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!
46- Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
47- "İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "
48- "Musa ve Harunun Rabbine!"
49- Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden Ona iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke
stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!"
50- "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."
51- "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"
52- Biz, Musaya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
53- Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
54- "Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır."
55- "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
56- "Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)
57- Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,
58- Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.
59- Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.
60- Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.
61- İki topluluk birbirini görünce, Musanın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.
62- Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
63- Bunun üzerine Musaya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
64- Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.
65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık,
66- Sonra da ötekileri suda boğduk.
67- Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
68- Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
69- (Resulüm!) onlara İbrahimin kıssasını da naklet.
70- Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti.
71- "Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız" dediler.
72- İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?"
73- "Veya size fayda veya zararları olur mu?"
74- "Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk."
75-76- İbrahim dedi ki: "İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?"
77- "Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"
78- "O ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir,"
79- "Beni yediren, içirendir,"
80- "Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir."
81- "O ki, benim canımı alacak, sonra diriltecektir. "
82- "Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur."
83- "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."
84- "Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!"
85- "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"
86- "Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. "
87- "(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
88- "O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"
89- "Ancak Allaha temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer)."
90- (O gün) Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır.
91- Azgınlar için de cehennem hortlatılmıştır.
92, 93- Onlara, "Allahı bırakıp da taptıklarınız, hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilir.
94- Ve arkasından hep onlar (putlar ve azgınlar) o cehennemin içine fırlatılmaktadırlar.
95, 96- Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:
97- "Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."
98- "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
99- "Ve bizi hep o günahkarlar saptırdı."
100- "Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
101- "Ne de yakın bir dost."
102- "Ah keşke (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
103- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır; oysa çokları iman etmiş değillerdir.
104- Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
105- Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
106- Hani kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: "Siz Allahtan korkmaz mısınız?"
107- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir Peygamberim.
108- "Gelin artık, Allahtan korkun ve bana itaat edin."
109- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatımı verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
110- "Gelin, artık, Allahtan korkun ve bana itaat edin."
111- "Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düşmüşken, biz sana hiç inanır mıyız?"
112- Nuh dedi ki: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur."
113- "Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Düşünsenize!"
114- "Hem ben iman edenleri kovmaya memur değilim."
115- "Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
116- Dediler ki: "Ey Nuh! Eğer vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşa tutulanlardan olacaksın!"
117- Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla itham etti."
118- "Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
119- Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide taşıyarak kurtardık.
120- Sonra da arkasında kalanları suda boğduk.
121- Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak ders) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
122- Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
123- Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
124- Hani kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Siz Allahtan korkmaz mısınız?"
125- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmiş, güvenilir bir Peygamberim."
126- "Gelin artık Allahtan korkun ve bana itaat edin."
127- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "
128- "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eğlenir durur musunuz?"
129- "Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz?"
130- "Hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."
131- "Artık Allahtan korkun ve bana itaat edin."
132- "O Allahtan korkun ki, size o bildiğiniz şeyleri vermekte,"
133- "Davarlar, oğullar,"
134- "Cennet gibi bağlar, bahçeler, pınarlar ihsan etmektedir."
135- "Cidden ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
136- "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."
137- "Bu sırf eskilerin âdetidir."
138- "Biz azaba uğratılacak da değiliz."
139- Böylece onu yalancı saydılar; biz de kendilerini helak ettik. Şüphesiz bunda mutlak bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları
iman etmiş değillerdir.
140- Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
141- Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
142- Hani kardeşleri Salih onlara şöyle demişti: "Siz Allahtan korkmaz mısınız?"
143- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
144- "Gelin artık, Allahtan korkun ve bana itaat edin."
145- "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
146- "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"
147- "Bahçelerin, pınarların içinde,"
148- "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında,"
149- Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."
150- "Gelin! Allahtan korkun da bana itaat edin."
151,152- "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."
153- "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!"
154- "Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."
155- Salih "İşte (mucize) bu dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakkı da sizin" dedi.
156- "Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."
157- Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.
158- Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.
159- Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
160- Lût (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla itham etti.
161- Hani kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: "Siz Allahtan kormaz mısınız?"
162- "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
163- "Gelin artık, Allahtan korkun ve bana itaat edin."
164- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
165- "İnsanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"
166- "Bırakıyorsunuz da sizler için yarattığı eşleri! Doğrusu siz insanlıktan çıkmış bir kavimsiniz!"
167- Onlar şöyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksın."
168- Lût "Doğrusu ben, dedi, sizin bu işinize buğzedenlerdenim."
169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onların yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."
170- Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık,
171- Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.
172- Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.
173- Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!
174- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
175- Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
176- Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla itham etti.
177- Hani Şuayb onlara şöyle demişti: "Siz Allahtan korkmaz mısınız?"
178- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."
179- "Gelin, Allahtan korkun ve bana itaat edin."
180- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan yalnız âlemlerin Rabbidir."
181- "Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın."
182- "Ve doğru terazi ile tartın."
183- "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."
184- "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allahtan korkun."
185- Onlar şöyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin."
186- "Sen de bizim gibi bir beşerden başka nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz."
187- "Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."
188- Şuayb, "Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir" dedi.
189- Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
190- Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
191- Ve şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
192- Ve muhakkak ki bu (Kurân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
193- (Resulüm!) Onu Rûhul-emin (Cebrail) indirdi;
194- Uyarıcılardan olasın diye senin kalbin üzerine;
195- Açık parlak bir Arapça lisan ile.
196- O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardı.
197- İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) değil midir?
198, 199- Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi.
200, 201- Böylece onu günahkarların kalplerine soktuk. (okuyup anladılar, ama yine de) acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.
202- İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.
203- O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.
204- (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabımızı çarçabuk istiyorlardı.
205- Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek,
206- Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
207- O yaşadıkları zevkin kendilerine hiçbir faydası olmayacaktır.
208- Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur.
209- (Onlar) ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz.
210- Onu (Kurânı) şeytanlar indirmedi.
211- Bu onlara hem yaraşmaz hem güçleri yetmez.
212- Şüphesiz onlar vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.
213- O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba uğratılanlardan olursun.
214- (Önce) en yakın hısımlarını uyar.
215- Ve sana uyan müminlere kanadını indir.
216- Şayet sana karşı gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak uzağım."
217- Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
218- O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
219- Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)
220- Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen Odur.
221- Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
222- Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.
223- Onlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.
224- Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyar.
225, 226- Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?
227- Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allahı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık
edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
طسم {1}
تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ {2} لَعَلَّكَ بَاخِعٌ
نَّفْسَكَ
أَلَّا
يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ {3} إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّن السَّمَاء آيَةً
فَظَلَّتْ
أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ {4} وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ
الرَّحْمَنِ
مُحْدَثٍ
إِلَّا
كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ {5} فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنبَاء مَا
كَانُوا
بِهِ
يَسْتَهْزِئُون {6} أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنبَتْنَا فِيهَا مِن
كُلِّ زَوْجٍ
كَرِيمٍ {7}
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ {8}
وَإِنَّ
رَبَّكَ
لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {9} وَإِذْ
نَادَى رَبُّكَ مُوسَى أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ
الظَّالِمِينَ {10} قَوْمَ فِرْعَوْنَ أَلَا يَتَّقُونَ {11} قَالَ
رَبِّ إِنِّي
أَخَافُ
أَن
يُكَذِّبُونِ {12} وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي
فَأَرْسِلْ
إِلَى
هَارُونَ {13} وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ {14}
قَالَ
كَلَّا
فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا إِنَّا مَعَكُم مُّسْتَمِعُونَ {15} فَأْتِيَا
فِرْعَوْنَ
فَقُولَا
إِنَّا رَسُولُ رَبِّ
الْعَالَمِينَ {16} أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي
إِسْرَائِيلَ
{17} قَالَ
أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيداً وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ
{18}
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ
{19}
سورة الشعراء (26) ص 368
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذاً وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ {20} فَفَرَرْتُ
مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ
فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْماً وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ {21}
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا
عَلَيَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ {22} قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا
رَبُّ الْعَالَمِينَ
{23} قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إن كُنتُم
مُّوقِنِينَ
{24} قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ {25} قَالَ رَبُّكُمْ
وَرَبُّ آبَائِكُمُ
الْأَوَّلِينَ {26} قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ
إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ {27}
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
{28} قَالَ
لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَهاً غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ
الْمَسْجُونِينَ {29} قَالَ
أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُّبِينٍ {30} قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ
مِنَ
الصَّادِقِينَ {31} فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ
{32} وَنَزَعَ يَدَهُ
فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ {33} قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ
إِنَّ هَذَا لَسَاحِرٌ
عَلِيمٌ {34} يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ
فَمَاذَا
تَأْمُرُونَ {35} قَالُوا أَرْجِهِ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي
الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
{36} يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ {37} فَجُمِعَ
السَّحَرَةُ
لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ {38} وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم
مُّجْتَمِعُونَ {39}
سورة الشعراء (26) ص 369
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ {40}
فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ
قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْراً إِن كُنَّا نَحْنُ
الْغَالِبِينَ {41} قَالَ نَعَمْ
وَإِنَّكُمْ إِذاً لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ {42} قَالَ لَهُم مُّوسَى
أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ
{43} فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ
فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ
الْغَالِبُونَ {44} فَأَلْقَى مُوسَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا
يَأْفِكُونَ
{45} فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ {46} قَالُوا آمَنَّا
بِرَبِّ الْعَالَمِينَ {47}
رَبِّ مُوسَى وَهَارُونَ {48} قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ
إِنَّهُ
لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ
وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ {49}
قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا
إِلَى رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ {50} إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا
رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا
أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ {51} وَأَوْحَيْنَا إِلَى مُوسَى أَنْ أَسْرِ
بِعِبَادِي إِنَّكُم
مُّتَّبَعُونَ {52} فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
{53} إِنَّ هَؤُلَاء
لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ {54} وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ {55}
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ
{56} فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ {57} وَكُنُوزٍ
وَمَقَامٍ كَرِيمٍ {58}
كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ {59} فَأَتْبَعُوهُم
مُّشْرِقِينَ {60}
سورة الشعراء (26) ص 370
فَلَمَّا تَرَاءى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَى إِنَّا
لَمُدْرَكُونَ {61} قَالَ
كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ {62} فَأَوْحَيْنَا إِلَى
مُوسَى أَنِ اضْرِب
بِّعَصَاكَ الْبَحْرَ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ
الْعَظِيمِ {63}
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ {64} وَأَنجَيْنَا مُوسَى وَمَن
مَّعَهُ أَجْمَعِينَ {65}
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ {66} إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا
كَانَ أَكْثَرُهُم
مُّؤْمِنِينَ {67} وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {68} وَاتْلُ عَلَيْهِمْ
نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ {69} إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا
تَعْبُدُونَ {70} قَالُوا
نَعْبُدُ أَصْنَاماً فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ {71} قَالَ هَلْ
يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ
تَدْعُونَ {72} أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ {73} قَالُوا بَلْ
وَجَدْنَا آبَاءنَا
كَذَلِكَ يَفْعَلُونَ {74} قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ
تَعْبُدُونَ {75} أَنتُمْ
وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ {76} فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا
رَبَّ الْعَالَمِينَ
{77} الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ {78} وَالَّذِي هُوَ
يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ
{79} وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ {80} وَالَّذِي يُمِيتُنِي
ثُمَّ
يُحْيِينِ {81} وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ
الدِّينِ
{82} رَبِّ هَبْ لِي حُكْماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
{83}
سورة الشعراء (26) ص 371
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ {84} وَاجْعَلْنِي مِن
وَرَثَةِ جَنَّةِ
النَّعِيمِ {85} وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
{86} وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ
يُبْعَثُونَ {87} يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ {88} إِلَّا
مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ
سَلِيمٍ {89} وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ {90} وَبُرِّزَتِ
الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ
{91} وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ {92} مِن دُونِ
اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ
أَوْ يَنتَصِرُونَ {93} فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ {94}
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ
أَجْمَعُونَ {95} قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ {96}
تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي
ضَلَالٍ مُّبِينٍ {97} إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ {98} وَمَا أَضَلَّنَا
إِلَّا الْمُجْرِمُونَ {99} فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ {100} وَلَا
صَدِيقٍ حَمِيمٍ {101}
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ {102} إِنَّ
فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ
أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ {103} وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ
الرَّحِيمُ {104} كَذَّبَتْ
قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ {105} إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ
أَلَا تَتَّقُونَ {106}
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ {107} فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {108} وَمَا أَسْأَلُكُمْ
عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ {109} فَاتَّقُوا اللَّهَ
وَأَطِيعُونِ {110} قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ
الْأَرْذَلُونَ {111}
سورة الشعراء (26) ص 372
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ {112} إِنْ حِسَابُهُمْ
إِلَّا عَلَى رَبِّي
لَوْ تَشْعُرُونَ {113} وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ {114}
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
{115} قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ
الْمَرْجُومِينَ {116} قَالَ
رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ {117} فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ
فَتْحاً وَنَجِّنِي وَمَن
مَّعِي مِنَ الْمُؤْمِنِينَ {118} فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي
الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
{119} ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ {120} إِنَّ فِي ذَلِكَ
لَآيَةً وَمَا كَانَ
أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ {121} وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ
الرَّحِيمُ {122} كَذَّبَتْ
عَادٌ الْمُرْسَلِينَ {123} إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا
تَتَّقُونَ {124} إِنِّي لَكُمْ
رَسُولٌ أَمِينٌ {125} فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {126} وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ
مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ {127} أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ
آيَةً تَعْبَثُونَ {128} وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ
تَخْلُدُونَ {129}
وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ {130} فَاتَّقُوا
اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {131}
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ {132} أَمَدَّكُم
بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ {133}
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ {134} إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ
عَظِيمٍ
{135} قَالُوا سَوَاء عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ
الْوَاعِظِينَ {136}
سورة الشعراء (26) ص 373
إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ {137} وَمَا نَحْنُ
بِمُعَذَّبِينَ {138} فَكَذَّبُوهُ
فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم
مُّؤْمِنِينَ {139} وَإِنَّ
رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {140} كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ {141} إِذْ
قَالَ
لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ {142} إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ
أَمِينٌ {143}
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {144} وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ
أَجْرِيَ
إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ {145} أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ
{146}
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ {147} وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ
{148}
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتاً فَارِهِينَ {149} فَاتَّقُوا
اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
{150} وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ {151} الَّذِينَ
يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ
وَلَا يُصْلِحُونَ {152} قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
{153} مَا أَنتَ
إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
{154} قَالَ
هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ {155} وَلَا تَمَسُّوهَا
بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ {156} فَعَقَرُوهَا
فَأَصْبَحُوا
نَادِمِينَ {157} فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً
وَمَا كَانَ
أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ {158} وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ
الرَّحِيمُ {159}
سورة الشعراء (26) ص 374
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ {160} إِذْ قَالَ لَهُمْ
أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ
{161} إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ {162} فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {163} وَمَا
أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى
رَبِّ الْعَالَمِينَ {164}
أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ {165} وَتَذَرُونَ مَا
خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ
مِنْ أَزْوَاجِكُم بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ {166} قَالُوا لَئِن
لَّمْ تَنتَهِ يَا لُوطُ
لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ {167} قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ
الْقَالِينَ {168}
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ {169} فَنَجَّيْنَاهُ
وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ {170}
إِلَّا عَجُوزاً فِي الْغَابِرِينَ {171} ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ
{172} وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم
مَّطَراً فَسَاء مَطَرُ الْمُنذَرِينَ {173} إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً
وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم
مُّؤْمِنِينَ {174} وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {175} كَذَّبَ أَصْحَابُ
الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ {176} إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا
تَتَّقُونَ {177} إِنِّي لَكُمْ
رَسُولٌ أَمِينٌ {178} فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ {179} وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ
مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ {180} أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا
تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ {181} وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ
الْمُسْتَقِيمِ {182}
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ
مُفْسِدِينَ {183}
سورة الشعراء (26) ص 375
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ {184}
قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ
مِنَ الْمُسَحَّرِينَ {185} وَمَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن
نَّظُنُّكَ لَمِنَ
الْكَاذِبِينَ {186} فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفاً مِّنَ السَّمَاءِ إِن
كُنتَ
مِنَ الصَّادِقِينَ {187} قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
{188} فَكَذَّبُوهُ
فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ
عَظِيمٍ {189}
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ {190}
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ
الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {191} وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ {192} نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ
الْأَمِينُ {193} عَلَى قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ {194}
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ
مُّبِينٍ {195} وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ {196} أَوَلَمْ
يَكُن لَّهُمْ آيَةً أَن يَعْلَمَهُ
عُلَمَاء بَنِي إِسْرَائِيلَ {197} وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَى بَعْضِ
الْأَعْجَمِينَ {198}
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ {199} كَذَلِكَ
سَلَكْنَاهُ
فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ {200} لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّى يَرَوُا
الْعَذَابَ
الْأَلِيمَ {201} فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ {202}
فَيَقُولُوا
هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ {203} أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ {204}
أَفَرَأَيْتَ
إِن مَّتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ {205} ثُمَّ جَاءهُم مَّا كَانُوا
يُوعَدُونَ {206}
سورة الشعراء (26) ص 376
مَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يُمَتَّعُونَ {207} وَمَا أَهْلَكْنَا
مِن قَرْيَةٍ إِلَّا
لَهَا مُنذِرُونَ {208} ذِكْرَى وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ {209} وَمَا
تَنَزَّلَتْ بِهِ
الشَّيَاطِينُ {210} وَمَا يَنبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ {211}
إِنَّهُمْ
عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ {212} فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهاً آخَرَ فَتَكُونَ
مِنَ الْمُعَذَّبِينَ {213} وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ {214}
وَاخْفِضْ
جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ {215} فَإِنْ عَصَوْكَ
فَقُلْ إِنِّي
بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ {216} وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ
الرَّحِيمِ {217} الَّذِي
يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ {218} وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ {219}
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ
الْعَلِيمُ {220} هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَى مَن تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ
{221} تَنَزَّلُ عَلَى
كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ {222} يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ
كَاذِبُونَ {223}
وَالشُّعَرَاء يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ {224} أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ
فِي كُلِّ وَادٍ
يَهِيمُونَ {225} وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ {226}
إِلَّا الَّذِينَ
آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيراً وَانتَصَرُوا مِن
بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ
يَنقَلِبُونَ {227}
|