İnci Dakikaları
Sen bana yeni yılsın her dakika Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın Ben bin parçaya bölündüm her parçasında Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın Erkek ağlar mı diyeceksin Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya Sen benim ağlamamı erkekliğime Uyanan ölmeyen yenilenen Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım Şehrin ölümünü yanlış anlama Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana Farklılıklar odası Giden tren buharları içinde örümcek ağı Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur Oldukları yerde bile Sezai Karakoç
Aşk Kitabı Ne olur söyleyin sevenler bana Ayrılmak kanun mu aşk kitabında El ele tutuşup gülmeden daha Terk etmek kanun mu aşk kitabında
Ümitlerim kırıldı bitti Hayallerim yıkıldı gitti Bu dert beni benden etti Sevdim sevdim bak ne hale geldim Her seven sonunda düşüyor derde Bu aşk kitabının yazanı nerde Bir aşık inandı çok sevdi diye Terk etmek kanun mu aşk kitabında Ahmet Selçuk İlkan Aşk Aşk dediğin nedir ki Tenden bedenden sıyrık Çocukların içinde Yaşadığı bir çığlık
Aşk dediğin nedir ki Histen nefesten varlık Umutsuzluk içinde Karanlığa son ıslık Ahmet Hamdi Tanpınar
KARADUT
Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın, ağulum Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum, Gökte ararken yerde bulduğum, Karadutum, çatal karam, çingenem, Daha nem olacaktın bir tanem? Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın..
II
Sigara paketlerine resmini çizdiğim, Körpe fidanlara adını yazdığım, Karam, karam, Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt, buram buram. Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekun azade Hani şu ekmeği elden suyu gölden. Durup dururken yorulan, Kibrit çöpü gibi kırılan, Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan, Artık otlar, göstermelik atlar gibi bedava yaşayan, Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum.
Netmiş, neylemiş, nolmuşum, Cömert ırmaklar gibi gürül gürül, Bahtın karışmış bahtıma çok şükür. Yunmus, yıkanmış adam olmuşum.
Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sensiz bana canım dünya haram olsun Bedri Rahmi Eyüboğlu
ÂŞIK MERDİVENİ
Dişli rüzgârlara karşı büyüttüm Düşman gecenin içinde seni. Bir damlacık aydınlığım Kalemime kâğıdıma şavkı vuran, Avucumda koruduğum bugüne.
Koşuyorum dağların, dağların köpüğünde Kaygan sütünde ormanların. Koşuyorum, koşuyorum beyaza doğru, Koşuyorum cam gibi dumanın peşi sıra. Küçük kız köşkünde türküler mavi. İşte atmadan vurduğum ibibik, İşte taş, işte yosun, işte hokkabaz sağdıç, Koşuyorum seyrek sakallı bulutların Sırıtıyor yedek beygiri taflanların ardında.
Koşuyorum yarınların çağrısına, Bitimine karanlığın Oktay Rıfat
ESKİ ZAMAN AŞIÐI
Ben eski zaman aşığıyım Sevda çeker düşünürüm ağlarım Bazen tilki kadar kurnaz bazen akılsız Bazen çocuk gibiyim bacak kadarım Herkes aşık olur sevdalanır Bir yolu var gönül çekmeninde Benimki sevda değil ateşten gömlek Bir kar düşmüş ışıl ışıl yanar içimde Ama ben eski zaman aşığıyım Sevmek kadar katlanmak ta gelir elimden Gece hayalimde gündüz fikrimde Ela gözlü o yar çıkmaz gönülden Oktay Rıfat
BİTTİ O SEVDA
Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti İtti kıyıyı adına deniz dediğimiz şey Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği Kaybetti kumarda gözlerim Kaybetti kumarda gözleri.
Bir koru rüzgârlandı göğüs boşluğumuzda sanki Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine Yani her soluk alıp verişimizde bizim Bir mekik gibi kalbin Bir mekik gibi kalbim İşleyip durdu bu yitikliği yeniden.
Ne kaldı Farkında mısın bilmem Gündüzler.. Gündüzler biraz azaldı. Edip Cansever
UZAK YAKINLIK Soruyordun, İlkyaz işte Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz Tenhalık böyle.
Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde Beklesem hemen gelecek olduğun Tam öyle olduğun Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda Kırık dökük de olsa yanımda Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.
Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan İkimizdik, iki kişi değildik Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum Sanki bir bakıma ayrılık böyle.
Karşılıklı otursak da ne zaman Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye, Ayak bileklerimizden gerisin geriye, Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma Gereksiz ama yalnızlık böyle Edip Cansever
SENİ YAŞAMAK
Seni her özlediğimde sevgilim, Gökyüzüne bakıyorum; Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü. Seni her özlediğimde bir tanem, Denizlere bakıyorum. Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü. Seni her özlediğimde bir tanem, Kuşlara bakıyorum. O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü. Ve aşkım, seni her özlediğimde, Adında isyan ediyorum. Seni özlemek istemiyorum ben, Ben seni yaşamak istiyorum, Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum Ve seni sende görmek sadece Behçet Necatigil
GİZLİ SEVDA
Hani bir sevgilin vardı Yedi sekiz sene önce, Dün ona rastladım Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü Konuştuk ordan burdan. Evlenmiş, çocukları olmuş Bir kız, bir oğlan, Seni sordu. Hiç değişmedi, dedim. Bildiğin gibi Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş. Kendilerininmiş evleri.. Bir suçlu gibi ezik, Sana selam söyledi Behçet Necatigil
AŞK
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür; Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin. Özdemir Asaf
AŞK Aşk kaçmaktan çok kovalamayı sever, Görmekten çok özlemeyi, Dokunmaktan çok düşlemeyi, Ve aşk öyle haindir ki, Nerde imkansız varsa onu sever Özdemir Asaf
MASALDAKİ YALNIZLIK
Ben yalnızlığı Gökte uçar gördüm. Ben yalnızlığı Garip, naçar gördüm. Ben yalnızlığı Gelir geçer gördüm Cahit Külebi
SEVDA BAHÇESİ
Bir gül, mahzun durur bahçede, Yaprakları yorgun. Sen pembe güllerin en pembesi, Hasta, solgun..
Bir gül, taze durur bahçede Yaprakları diri. Sen beyaz güllerin en beyazı Sabahlar kadar iri..
Bir gül, baygın durur bahçede Yaprakları serin. Sen sarı güllerin en sarısı Yağmur gibisin..
Pembe gül hülyandır açılmış, Beyaz gül yanakların, Sarı gül dağınık saçlarındır, Ve mahzun kalbim ateş gibi Yanan dudaklarındır Cahit Külebi
GİZLİ BAKIŞLAR Bir bakış ki açıyor gönül muammasını, İki sevdalı kalbin en gizli yarasını, Bir bakış ki kudreti hiç bir lisanda yoktur, Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır, Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder, Seven insanlar daima gözleriyle yemin eder Faruk Nafiz Çamlıbel
KISKANÇ
Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın Sesini duyan olur, sana göz koyan olur Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın Anan bile okşasa benim bağrım kan olur.
Dilerim Tanrıdan ki sana açık kucaklar Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun Kan tükürsün adını candan anan dudaklar Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun Faruk Nafiz Çamlıbel
SEVGİ DUVARI
Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi. Dilimizde akşamdan kalma bir küfür, Salonlar, piyasalar, sanat sevicileri. Derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni, Yakanda bir amonyak çiçeği. Yalnızlığım benim, sidikli kontesim, Ne kadar rezil olursak, o kadar iyi.
Kumkapı meyhanelerine dadandık, önümüzde altınbaş, altın zincir fasulye pilakisi, Ardımızda görevliler, ekipler, hızırpaşalar, Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi. Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri, Çöpçülerin elleriyle okşardın beni. Yalnızlığım benim, süpürge saçlım, Ne kadar kötü kokarsak, o kadar iyi.
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak, Bol çelik, bol yıldız, bol insan. Bir gece sevgi duvarını aştık, Düştüğüm yer öyle açık, seçik ki.
Başucumda bir sen varsın, bir de evren. Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızım benim çoğul türkülerim, Ne kadar yalansız yaşarsak, o kadar iyi Can YÜCEL
SUDA
Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık, Tutmuşum tutmuşum ellerinden senin; Düşmüşüz yavaşça bir sâkin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık.
Balıklar gibiymiş, sessiz ve karanlık, Yüzermiş saçların, yüzermiş nefesin; Susarmışız öyle, bir sâkin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık. Can YÜCEL
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgarlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana Gel desin. AHMET KUTSİ TECER
Tutkun Uykusu
Her gece açıp penceremi bağırıyorum: Seni seviyorum!duyuyor musun? Arada evler ,oteller , dükkanlar Çekip o evleri,otelleri bir kenara Her gece sokak sokak seni arıyorum
Arada rıhtım var,deniz var,vapurlar Denizi ,vapurları koşa koşa geçiyorum Ay altında kalkan uçaklara yetişip İtiş kakış bilekler, eller, ayaklar Her gece sana doğru geliyorum tekrar tekrar NECATİ CUMALI
ÇAKIL
Seni düşünürken Bir çakıl taşı ısınır içimde Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar Bir gelincik açılır ansızın Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır Deliler gibi dönmeğe başlar Döndükçe yumak yumak çözülür Çözüldükçe ufalır küçülür Çekirdeği henüz süt bağlamış Masmavi bir erik kesilir ağzımda Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken Bir çakıl taşı ısınır içimde. Bedri Rahmi Eyüboğlu
SEVDA ÜSTÜNE
Bütün kitapları yakmalı, Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır! Kitaplara göre insan, Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş, Gözleri, yüreği kamaşmış insandır. Aptaldır, hastadır, kahramandır.
Bütün kitapları yakmalı, Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır! İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe Yürek mi derler? Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar, Bir tek meyve veren dalı keserler..
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı, Esti mi rüzgar, bir değil, milyonlar için esmeli, Bir tek meyve veren dalı kesmeli. İnsan dediğin derya misali, Üstünde milyonlarca dalga, İçinde kıyametler kopmalı. İnsan dediğin derya misali, Uçsuz bucaksız olmalı..
Gel çıkalım sevgilim, gel Gel kurtulalım birler hanesinden, Çekelim gidelim bir uçtan uca, Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar, Sevelim, sevelim, sevelim, Sevebileceğimiz kadar Bedri Rahmi Eyüboğlu
SENSİZ
Yağmurun tadı yok sensiz Ne kış ne bahar Mehtap bile inek gibi bakar Mavi bir boşluk deniz. Tadı kalmadı şarkıların İçki kadehi soğuk Dün , bugün , yarın Manasız donuk Sen olsaydın eğer Seninle gelseydi yağmur Kar , tipi , çamur Koymazdı bu kadar . Mehtap göz kırpardı tatlı tatlı Zeki ve çapkın Ses ve ışık dolardı deniz Dalgalar cana yakın . Varsın bağırsın sarhoşlar , satıcılar Kar kış kıyamet kopsun Bahar canı isterse olsun Akşam da olmayaydı sabahta Beraberdik sevapta , beraberdik günahta Yağmurun tadı yok sensiz Ne kış ne bahar Mehtap bile inek gibi bakar , Mavi bir boşluk deniz Sıtkı Tuncer
SEN GELMEYİNCE
Sen gelmeyince gam gelir O burukluk sularda yansıyan Bir tasa ki bırakmaz Sabah gelir akşam gelir . Bıçak sapladın bağrıma Gam getirdin kervan kervan Bir karabulut gibi çöktün yaşantıma . Bak yavrum yokluğun işte Elimi uzatsam tutacağım Öyle alıştım ki hasretine Seni unutacağım Sıtkı Tuncer
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime değince Felaketim olurdu, ağlardım Beni sevmiyordun, bilirdim Bir sevdiğin vardı, duyardım Çöp gibi bir oğlan, ipince Hayırsızın biriydi fikrimce Ne vakit karşımda görsem Öldüreceğimden korkardım Felaketim olurdu, ağlardım Ne vakit Maçkadan geçsem Limanda hep gemiler olurdu Ağaçlar kuş gibi gülerdi Sessizce bir cigara yakardın Parmaklarımın ucunu yakardın Kirpiklerini eğerdin, bakardın Üşürdüm, içim ürperirdi Felaketim olurdu, ağlardım Akşamlar bir roman gibi biterdi Jezabel kan içinde yatardı Limandan bir gemi giderdi Sen kalkıp ona giderdin Benzin mum gibi giderdin Sabaha kadar kalırdın Hayırsızın biriydi fikrimce Güldü mü cenazeye benzerdi Hele seni kollarına aldı mı Felaketim olurdu, ağlardım ATTİLA İLHAN
|
Ünlü Şairlerin Şiirleri kısa aşk türk ... En Ünlü Şairlerin Güzel Kısa Şiirleri Sayfası