37-SAFFAT:
--------------------------------------------------------------------------------
1- Andolsun o saf bağlayıp duranlara.
2- O haykırıp da sürenlere.
3- Ve o yolda zikir okuyanlara.
4- Ki sizin ilâhınız birdir.
5- O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.
6- Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
7- Onu her inatçı şeytandan koruduk.
8- Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
9- Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
10- Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.
11- Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık.
12- Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle) eğleniyorlar.
13- Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.
14- Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.
15- Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir."
16- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"
17- "Önceki atalarımız da mı?.."
18- De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)."
19- Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.
20- "Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür." derler.
21- (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.
22, 23- Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allahtan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
24- Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.
25- (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?" (denilir.)
26- Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
27- Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.
28- Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler.
29- (İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız."
30- "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz."
31- "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Şüphesiz azabımızı tadacağız."
32- "Evet biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık."
33- O halde hepsi o gün azabda ortaktırlar.
34- İşte biz günahkarlara böyle yaparız.
35- Çünkü onlar, kendilerine: "Allahtan başka ilâh yoktur" denildiği zaman kafa tutuyorlardı.
36- Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı.
37- Hayır o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.
38- Elbette siz o acı azabı tadacaksınız.
39- Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız.
40- Sadece Allahın ihlaslı kulları müstesnadır.
41- İşte onlar için belli bir rızık vardır.
42, 43- Meyveler (vardır), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.
44- (Onlar) Karşılıklı tahtlar üzerindedirler.
45, 46- İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır.
47- Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir.
48- Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır.
49- Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.
50- Derken birbirine dönüp sorarlar:
51- İçlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadaşım vardı."
52- Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın?"
53- "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"
54- "Siz onu tanır mısınız?" der.
55- Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.
56- Ona şöyle der: "Allaha yemin ederim ki, doğrusu sen az daha beni helak edecektin."
57- "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de bu tutuklananlardan olacaktım."
58, 59- "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?
60- İşte bu büyük kurtuluştur.
61- Çalışanlar işte böyle bir kurtuluş için çalışsınlar.
62- Nasıl, bu mu daha hayırlı konukluk için, yoksa zakkum ağacı mı?
63- Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptık.
64- O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar.
65- Tomurcukları şeytanların başları gibidir.
66- Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır.
67- Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.
68- Sonra da dönecekleri yer, şüphesiz cehennemdir.
69- Çünkü onlar, atalarını sapıklıkta buldular.
70- Şimdi de kendileri onların izlerinde koşturuyorlar.
71- Andolsun ki, onlardan öncekilerin çoğu sapıklıkta idiler.
72- Gerçekten biz onlara içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik.
73- Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu?
74- Ancak Allahın ihlas ile seçilen kulları başka.
75- Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik.
76- Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
77- Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık.
78- Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık.
79- Bütün âlemler içinde Nuha selam olsun.
80- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
81- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.
82- Sonra diğerlerini suda boğduk.
83- Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı.
84- Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.
85- O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?"
86- "Yalancılık etmek için mi Allahtan başka ilâhlar istiyorsunuz?"
87- "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"
88, 89- Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi.
90- O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
91- Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi.
92- (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi).
93- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.
94- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.
95- İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"
96- "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır."
97- Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler.
98- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük.
99- Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir."
100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!"
101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.
102- Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.
103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allaha teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.
104- Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! "
105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız."
106- "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı." (dedik)
107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.
108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.
109- Selam olsun İbrahime...
110- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
111- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.
112- Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshakı müjdeledik.
113- Hem ona hem İshaka bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.
114- Andolsun ki biz Musa ile Haruna da nimetler verdik.
115- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
116- Hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.
117- Hem kendilerine o belli kitabı (Tevratı) verdik.
118- Kendilerini doğru yola çıkardık.
119- Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam bıraktık:
120- Selam olsun, Musa ile Haruna.
121- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
122- Çünkü onların ikisi de bizim mümin kullarımızdandı.
123- Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir.
124,125,126- Hani o kavmine: "Siz Allahtan korkmaz mısınız? Yaratanların en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbi bulunan Allahı bırakıp da "Bale" (Bal ismindeki puta) mi yalvarıyorsunuz?" dedi.
127- Fakat onlar, onu yalanladılar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazır bulundurulacaklardır.
128- Ancak Allahın ihlaslı kulları müstesna.
129- Ona da sonrakiler içinde şunu bıraktık:
130- Selam olsun İlyâsîne .
131- İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
132- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.
133- Şüphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.
134- Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.
135- Ancak geride kalıp batanlar içinde kalan yaşlı bir kadın hariç.
136- Sonra diğerlerini helak etmiştik.
137, 138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?
139- Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.
140- Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmıştı.
141- (Oradakilerle) kura çekmiş de kaydırılanlardan (yenilenlerden) olmuştu.
142- Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.
143, 144- Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
145- Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık.
146- Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.
147- Biz onu (Yunusu) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik.
148- O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık.
149- Şimdi sor o seninkilere: Kızlar, Rabbinin de, oğlanlar onların mı?
150- Yoksa biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?
151, 152- Ha!.. Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı: "Allah doğurdu" derler. Hiç şüphesiz onlar, yalancıdırlar.
153- (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş?
154- Size ne oldu? Nasıl hükmediyorsunuz?
155- Hiç düşünmüyor musunuz?
156- Yoksa sizin için açık bir delil mi var?
157- O halde, eğer doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı.
158- Onlar, Allah ile cinler arasında bir neseb (hısımlık bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancılar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.
159- Allah, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.
160- Fakat Allahın ihlas ile seçilen kulları başka (onlar, Allahı böyle şirk ile vasıflamazlar).
161, 162, 163- Çünkü siz ve taptıklarınız, kendiliğinden cehenneme saldıran kimseden başkasını, Allaha karşı kandırıp, saptıramazsınız.
164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
167, 168, 169- (Müşrikler) şöyle diyorlardı: "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, elbette biz de Allahın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
170- Fakat şimdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.
171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardır ve elbette bizim ordularımız mutlaka galip geleceklerdir."
174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
175- Onlara (inecek azabı) gözetle .Yakında onlar da göreceklerdir.
176- Ya şimdi onlar, bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?
177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!
177- Fakat (azabımız) onların sahasına indiği zaman, (o acı sonuçla) uyarılanların sabahı ne kötüdür!
178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
179- (İnecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir.
180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir.
181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.
182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allaha mahsustur.
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ
وَالصَّافَّاتِ صَفّاً {1} فَالزَّاجِرَاتِ زَجْراً {2} فَالتَّالِيَاتِ
ذِكْراً {3}
إِنَّ
إِلَهَكُمْ لَوَاحِدٌ {4} رَبُّ
السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ
الْمَشَارِقِ {5} إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِزِينَةٍ
الْكَوَاكِبِ {6} وَحِفْظاً
مِّن كُلِّ
شَيْطَانٍ مَّارِدٍ {7} لَا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَى
وَيُقْذَفُونَ
مِن كُلِّ
جَانِبٍ {8} دُحُوراً وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ {9} إِلَّا مَنْ
خَطِفَ
الْخَطْفَةَ
فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ {10} فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ
خَلْقاً
أَم مَّنْ
خَلَقْنَا إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍ {11} بَلْ
عَجِبْتَ
وَيَسْخَرُونَ {12} وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ {13} وَإِذَا
رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ
{14}
وَقَالُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ {15} أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا
تُرَاباً وَعِظَاماً
أَئِنَّا
لَمَبْعُوثُونَ {16} أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ {17} قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ
دَاخِرُونَ
{18}
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ {19} وَقَالُوا يَا
وَيْلَنَا هَذَا
يَوْمُ
الدِّينِ {20} هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
{21}
احْشُرُوا
الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ {22} مِن
دُونِ
اللَّهِ
فَاهْدُوهُمْ إِلَى صِرَاطِ الْجَحِيمِ {23} وَقِفُوهُمْ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ
{24}
سورة الصافات (37) ص 447
مَا لَكُمْ
لَا تَنَاصَرُونَ {25} بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ {26} وَأَقْبَلَ
بَعْضُهُمْ
عَلَى
بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ {27} قَالُوا إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ
{28}
قَالُوا بَل
لَّمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ {29} وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن
سُلْطَانٍ
بَلْ
كُنتُمْ قَوْماً طَاغِينَ {30} فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا إِنَّا
لَذَائِقُونَ {31}
فَأَغْوَيْنَاكُمْ إِنَّا كُنَّا غَاوِينَ {32} فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ
فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
{33} إِنَّا
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ {34} إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ
لَهُمْ
لَا
إِلَهَ إِلَّا
اللَّهُ
يَسْتَكْبِرُونَ {35} وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوا
آلِهَتِنَا
لِشَاعِرٍ
مَّجْنُونٍ {36} بَلْ جَاء بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ {37}
إِنَّكُمْ
لَذَائِقُو
الْعَذَابِ الْأَلِيمِ {38} وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ
تَعْمَلُونَ
{39} إِلَّا
عِبَادَ اللَّهِ
الْمُخْلَصِينَ {40} أُوْلَئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَّعْلُومٌ
{41}
فَوَاكِهُ
وَهُم مُّكْرَمُونَ {42} فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ {43} عَلَى سُرُرٍ
مُّتَقَابِلِينَ
{44}
يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِن مَّعِينٍ {45} بَيْضَاء لَذَّةٍ
لِّلشَّارِبِينَ
{46} لَا
فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنزَفُونَ {47} وَعِنْدَهُمْ
قَاصِرَاتُ
الطَّرْفِ
عِينٌ {48} كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ {49} فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ
عَلَى
بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ {50} قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي
قَرِينٌ {51}
سورة الصافات (37) ص 448
يَقُولُ
أَئِنَّكَ لَمِنْ الْمُصَدِّقِينَ {52} أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً
وَعِظَاماً أَئِنَّا
لَمَدِينُونَ {53} قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ {54} فَاطَّلَعَ
فَرَآهُ فِي سَوَاء
الْجَحِيمِ
{55} قَالَ تَاللَّهِ إِنْ كِدتَّ
لَتُرْدِينِ {56} وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي
لَكُنتُ
مِنَ الْمُحْضَرِينَ {57} أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ {58} إِلَّا
مَوْتَتَنَا
الْأُولَى
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ {59} إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
{60}
لِمِثْلِ
هَذَا فَلْيَعْمَلْ الْعَامِلُونَ {61} أَذَلِكَ خَيْرٌ نُّزُلاً أَمْ
شَجَرَةُ
الزَّقُّومِ
{62} إِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِّلظَّالِمِينَ {63} إِنَّهَا
شَجَرَةٌ
تَخْرُجُ
فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ {64} طَلْعُهَا كَأَنَّهُ رُؤُوسُ
الشَّيَاطِينِ
{65}
فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِؤُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ {66} ثُمَّ إِنَّ
لَهُمْ
عَلَيْهَا
لَشَوْباً مِّنْ حَمِيمٍ {67} ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ
{68}
إِنَّهُمْ
أَلْفَوْا آبَاءهُمْ ضَالِّينَ {69} فَهُمْ عَلَى آثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ
{70}
وَلَقَدْ
ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ {71} وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا
فِيهِم
مُّنذِرِينَ
{72} فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ {73}
إِلَّا
عِبَادَ اللَّهِ
الْمُخْلَصِينَ {74} وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ
الْمُجِيبُونَ {75} وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ
الْعَظِيمِ {76}
سورة الصافات (37) ص 449
وَجَعَلْنَا
ذُرِّيَّتَهُ هُمْ الْبَاقِينَ {77} وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ {78}
سَلَامٌ
عَلَى نُوحٍ
فِي الْعَالَمِينَ {79} إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ {80} إِنَّهُ
مِنْ
عِبَادِنَا
الْمُؤْمِنِينَ {81} ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ {82} وَإِنَّ
مِن
شِيعَتِهِ
لَإِبْرَاهِيمَ {83} إِذْ جَاء رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ {84} إِذْ
قَالَ
لِأَبِيهِ
وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ {85} أَئِفْكاً آلِهَةً دُونَ اللَّهِ
تُرِيدُونَ
{86} فَمَا
ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ {87} فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ
{88}
فَقَالَ
إِنِّي سَقِيمٌ {89} فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ {90} فَرَاغَ إِلَى
آلِهَتِهِمْ
فَقَالَ
أَلَا تَأْكُلُونَ {91} مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ {92} فَرَاغَ عَلَيْهِمْ
ضَرْباً
بِالْيَمِينِ {93} فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ {94} قَالَ
أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ
{95}
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ
وَمَا تَعْمَلُونَ {96} قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَاناً
فَأَلْقُوهُ
فِي
الْجَحِيمِ {97} فَأَرَادُوا بِهِ كَيْداً فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ
{98}
وَقَالَ
إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ {99} رَبِّ هَبْ لِي
مِنَ الصَّالِحِينَ
{100}
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ {101} فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ
قَالَ
يَا بُنَيَّ
إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى
قَالَ
يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ
الصَّابِرِينَ {102}
سورة الصافات (37) ص 450
فَلَمَّا
أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ {103} وَنَادَيْنَاهُ أَنْ يَا إِبْرَاهِيمُ {104}
قَدْ
صَدَّقْتَ
الرُّؤْيَا إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ {105} إِنَّ هَذَا
لَهُوَ
الْبَلَاء
الْمُبِينُ {106} وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ {107} وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ
فِي
الْآخِرِينَ
{108} سَلَامٌ عَلَى إِبْرَاهِيمَ {109} كَذَلِكَ نَجْزِي
الْمُحْسِنِينَ
{110}
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ {111} وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيّاً
مِّنَ
الصَّالِحِينَ {112} وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَى إِسْحَاقَ وَمِن
ذُرِّيَّتِهِمَا
مُحْسِنٌ
وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ {113} وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَى
مُوسَى
وَهَارُونَ
{114} وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ
الْعَظِيمِ
{115}
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ {116} وَآتَيْنَاهُمَا
الْكِتَابَ
الْمُسْتَبِينَ {117} وَهَدَيْنَاهُمَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ {118}
وَتَرَكْنَا
عَلَيْهِمَا
فِي الْآخِرِينَ {119} سَلَامٌ عَلَى مُوسَى وَهَارُونَ
{120}
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ {121} إِنَّهُمَا
مِنْ
عِبَادِنَا
الْمُؤْمِنِينَ {122} وَإِنَّ إِلْيَاسَ لَمِنْ الْمُرْسَلِينَ
{123}
إِذْ قَالَ
لِقَوْمِهِ أَلَا تَتَّقُونَ {124} أَتَدْعُونَ بَعْلاً وَتَذَرُونَ
أَحْسَنَ
الْخَالِقِينَ {125} اللَّهَ رَبَّكُمْ
وَرَبَّ آبَائِكُمُ
الْأَوَّلِينَ {126}
سورة الصافات (37) ص 451
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ {127} إِلَّا عِبَادَ
اللَّهِ
الْمُخْلَصِينَ {128}
وَتَرَكْنَا
عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ {129} سَلَامٌ عَلَى إِلْ يَاسِينَ {130} إِنَّا
كَذَلِكَ
نَجْزِي
الْمُحْسِنِينَ {131} إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ {132} وَإِنَّ
لُوطاً
لَّمِنَ
الْمُرْسَلِينَ {133} إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ {134} إِلَّا
عَجُوزاً
فِي
الْغَابِرِينَ {135} ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ {136} وَإِنَّكُمْ لَتَمُرُّونَ
عَلَيْهِم
مُّصْبِحِينَ {137} وَبِاللَّيْلِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ {138} وَإِنَّ
يُونُسَ لَمِنَ
الْمُرْسَلِينَ {139} إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ {140}
فَسَاهَمَ فَكَانَ
مِنْ
الْمُدْحَضِينَ {141} فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ {142} فَلَوْلَا
أَنَّهُ
كَانَ مِنْ
الْمُسَبِّحِينَ {143} لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
{144}
فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاء وَهُوَ سَقِيمٌ {145} وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ
شَجَرَةً
مِّن
يَقْطِينٍ {146} وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَى مِئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ
{147}
فَآمَنُوا
فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ {148} فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ
الْبَنَاتُ
وَلَهُمُ
الْبَنُونَ {149} أَمْ خَلَقْنَا الْمَلَائِكَةَ إِنَاثاً
وَهُمْ
شَاهِدُونَ
{150} أَلَا إِنَّهُم مِّنْ إِفْكِهِمْ لَيَقُولُونَ {151}
وَلَدَ
اللَّهُ
وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ {152} أَصْطَفَى الْبَنَاتِ عَلَى الْبَنِينَ
{153}
سورة الصافات (37) ص 452
مَا لَكُمْ
كَيْفَ تَحْكُمُونَ {154} أَفَلَا تَذَكَّرُونَ {155} أَمْ لَكُمْ سُلْطَانٌ
مُّبِينٌ
{156}
فَأْتُوا بِكِتَابِكُمْ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ {157} وَجَعَلُوا بَيْنَهُ وَبَيْنَ
الْجِنَّةِ
نَسَباً
وَلَقَدْ عَلِمَتِ الْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ {158} سُبْحَانَ
اللَّهِ
عَمَّا
يَصِفُونَ
{159} إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ
الْمُخْلَصِينَ {160} فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ {161}
مَا أَنتُمْ
عَلَيْهِ بِفَاتِنِينَ {162} إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ الْجَحِيمِ {163} وَمَا مِنَّا
إِلَّا
لَهُ
مَقَامٌ مَّعْلُومٌ {164} وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ {165} وَإِنَّا لَنَحْنُ
الْمُسَبِّحُونَ
{166}
وَإِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَ {167} لَوْ أَنَّ عِندَنَا ذِكْراً مِّنْ
الْأَوَّلِينَ {168} لَكُنَّا
عِبَادَ
اللَّهِ
الْمُخْلَصِينَ {169} فَكَفَرُوا بِهِ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ {170}
وَلَقَدْ
سَبَقَتْ
كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلِينَ {171} إِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنصُورُونَ
{172} وَإِنَّ
جُندَنَا
لَهُمُ الْغَالِبُونَ {173} فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّى حِينٍ {174} وَأَبْصِرْهُمْ
فَسَوْفَ
يُبْصِرُونَ
{175} أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ {176} فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ
فَسَاء
صَبَاحُ
الْمُنذَرِينَ {177} وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتَّى حِينٍ {178} وَأَبْصِرْ
فَسَوْفَ
يُبْصِرُونَ
{179} سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ
عَمَّا يَصِفُونَ {180}
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ {181} وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ
الْعَالَمِينَ {181}
|